Çocukluğumdan beri ayak bastığım yerin, gördüğüm yapıların ve başarılı insanların hikayelerini hep merak etmişimdir. “Kim bilir burada ne savaşlar verildi, ne hüzünler, ne sevinçler yaşandı. Kimler bu yollarda yürüdü, kimler mendilini düşürdü…” diye düşünmekten kendimi alamam. Yine bir gün böyle merak edip öğrendiğim bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum sizlerle.

Boğaziçi Köprüsü’nden geçerken her defasında gözümü alamadığım, Emin Vafi Korusu’nun yeşilliğine kızıllığıyla kontrast katan evin ve mimarının hüzünlü hikâyesi…

Sene 1933…
Hitler bulduğu her fırsatta kültürden sanata, ekonomiden sağlığa, eğitimden hukuka kadar her alana dahil olabilen ve sürekliliği olacak olan Nasyonal Sosyalizm mücadelesinin başladığını duyururken bir yandan da halkı modernizmin yıpratıcılığından koruduğunu iddia ediyor, son derece muhafazakâr bir çizgi çiziyordu.
Zamanla ve sabırla birçok alanda Nazilik felsefesi ilmek ilmek işlenmişti. Aykırı görüşteki bilim insanları, akademisyenler ilk fırsatta göç etmeye ve gittikleri yerlerde bilimlerini, sanatlarını olması gerektiği gibi; özgürce icra etmeye başladılar.
Bruno Taut
Günümüz mimarlık kuramlarında ve üretiminde hala varlığını sürdüren modernizmin en önemli temsilcilerinden biri olan Bruno Taut da onların arasındaydı. Kendisi mimar, yazar, eğitimci ve şehir planlamacısıydı. Rasyonel ve işlevsel bakış açısının yanı sıra duygusallığını da eserlerine yansıtan çok yönlü bir insandı. Onunla ilgili anılarını anlatan insanlar sessiz sakin biri olduğundan, az konuşup çok dinlediğinden bahsederlerdi. Taut’un mesleki yaşamı gerçekliğin ve duygusallığın ya da sosyal sorumluluk ile sanatsal fantezinin arasında bir yerdeydi. Aslında çalışmalarını tarihsel veya mimari olarak sınıflandırmak bana doğru gelmiyor. Mies van der Rohe’un da dediği gibi o hiçbir kalıba ait değildi ve onu kendi haline bırakmak gerekiyordu.
Taut, uygulanan baskı ve politikalara dayanamayıp önce Rusya’ya gitti ama orada çok kalmadan Japonya’ya geçti.

O sıralarda Kurtuluş Savaşı’nın yaralarını sarmaya devam eden ve yeni kurulmuş bir devlet olmanın zorluklarıyla savaşan Türkiye Cumhuriyeti, muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak istiyordu. Gerçek imkân ve ihtiyaçları doğrultusunda belirledikleri yola öncelikle eğitim ile başladılar. Üniversite Reformu dahilinde Taut Türkiye’ye davet edildi ve Akademi’de Mimarlık Bölümü Şefliği görevine başladı. Bir yandan eğitim verirken bir yandan da çalışmalarını sürdürüyordu.
Takvimler 1938’i gösterdiğinde Türkiye’ye geleli iki sene olan Taut, uzun süre burada kalmak istediğine karar verdi. İstediği gibi bir yer bulup Berlin’deki evinden sonra ilk defa kendine bir ev yaptı ve benzer bir şekilde geometrik biçimlerin kullanımı, doğa ile kurulan ilişki, canlılık katan renk seçimleri, ilişki kurduğu kültürlerin yaşam mekanlarının kurgusuna etkisi oldukça dikkat çekici… Geleneksel Türk mimarisi ile geleneksel Japon mimarisini harmanlayarak tasarladığı Ortaköy’deki bu ev ile, belki de çok sevdiği ve ona kapısını açan iki ülkeye minnetini sunmak istemişti. Kim bilir…

Yapı betonarme karkas yapım sistemiyle bodrum, giriş ve cihannümadan oluşacak şekilde tasarlanmış, arazinin eğimine pilotiler üzerinde destek alacak şekilde yerleştirilmiştir. Çatı örtüsü kiremit olup cihannüma sekiz yüzlü kırma çatı ile örtülmüş ve doğrama sistemleriyle Boğaziçi manzarası eve taşınmış.
Taut, Türkiye’de pek çok projeye imza attı ve çalışmalarına hızla devam ediyordu. Aradan çok zaman geçmemişti ki Atatürk’ün vefatıyla bütün ülke yasa boğuldu. Yapılacak devlet töreni bağlamında katafalkı hazırlama görevi Taut’a verildi ve kendisi hasta olmasına rağmen sabaha kadar çalışarak katafalkı törene yetiştirdi. Tasarımında doğayı sanatla birleştirerek anıtsal bir bütün oluşturmuştu.
Katafalk Katafalkın Tasarımı
Değerli sanat tarihçisi ve müzikolog Cevad Memduh Altar’ın anılarında anlattığına göre bir gün Ankara Valisi Nevzat Bey makamına Prof. Taut’u davet etmiş ve birlikte valiliğe gitmişler. Vali, Taut’a Atatürk katafalkının meydana getirilmesinde harcamış olduğu üstün çaba ve özveriden ötürü teşekkürlerini bildirip bir zarfı kabul etmesi ricasıyla ona uzatmış. Taut, içinde ne olduğunu pek fark edemediği zarfa tereddütle uzanıp almış ve zarfı açtığında içinde para olduğunu görünce zarfı hemen kapayıp teşekkürlerle şöyle demiş:
“Bunu almam imkânsız. Atatürk gibi bir kahramana, bir devlet büyüğüne yapılacak katafalkla sadece benim görevlendirilmiş olmam bile, bana verilen en büyük ödüldür!”

Cihannüma: Osmanlı mimarisinde dört tarafı açık ya da camdan yapılan seyir odasıdır.
Savaş öncesi ve sonrasında yaşanan gelişmelerin mimarlık kuramları üzerindeki etkisinin derinden hissedildiği bir dönemde yaşamını Almanya, Rusya, Japonya ve Türkiye’de sürdüren ve Atatürk’ün ölümünden günler sonra hastalığı ilerleyen Taut, kızıl pagodasında hayata veda etti. Konut anlamındaki son sözü de işte bu ev oldu…
Pagoda: Budist tapınaklarına verilen addır. Ancak sadece dinî amaçlar için kullanılmaz. Askerî birliklerin gözetleme kuleleri olarak da kullanılır.
Taut’un evinin cephe görünümü
Taut, İstanbul’da, Edirnekapı Şehitliği’ne kabul edilip gömülen ilk ve tek gayrimüslim olarak Yusuf Akçura, Mehmet Akif Ersoy gibi Türkçü-İslamcı iki isme son derece yakın bir mesafede son uykusuna çekilmiş vaziyette…

Bunu biliyor musunuz?
Üniversite Reformu ile Nazi Almanyası’ndan göç eden, İstanbul ve Ankara’daki üniversitelerde profesör, doçent, asistan, bilimsel yardımcı personel olarak çalışmak üzere gelen mülteci hocalar ile bakanlık arasında imzalanan bir sözleşme vardı. Sözleşmenin şu üç maddesi çok önemli;
- Üçüncü yılın sonunda derslerini Türkçe vermek için ellerinden geleni yapmak,
- Kendilerinden sonra kürsünün başına geçecek doçent ve asistanları yetiştirmek,
- Temsil ettikleri branşlarla ilgili ders kitabı ve bilimsel makaleler yazmak…
Sadece öğrencilerin iyi bir eğitim almasını değil, iyi eğitimin sürekliliğinin hedeflendiği bir misyon…
Kaynaklar
- Tarakçıoğlu, Mehmet Sinan, Bruno Taut Monografisi, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, 2017
- Asker, Ahmet, Yeni Türkiye’den Nazi Almanyası’na Karşılaştırmalı Bakışlar ve Algılar 1929-1939, Mersin Üniversitesi, 2012
- Popüler Tarih Dergisi, 2001
- http://cevadmemduhaltar.com/poelzig-groot-ve-taut-ile-ilgili-anilar.html